Önümüzdeki hafta teslim edilmesi gereken önemli bir proje ödevi var. Çocuğunuz masasına oturur, kitabını açar, hatta ilk cümleyi yazmak için kalemini kaldırır… ama tam o anda aklına parlak ve acil bir fikir gelir: “Odam ne kadar da dağınık, böyle bir ortamda asla odaklanamam, önce bir toparlayayım.” Odayı toplar, kitapları raflara dizer, sonra kalemlerinin ucunun yeterince sivri olmadığını fark eder. Tüm kalemleri özenle açarken acıktığını hisseder. Mutfakta bir şeyler atıştırırken aklına okul projesi için “ilham verebilecek” çok önemli bir YouTube videosu gelir… ve bir bakmışsınız, akşam olmuş, oda tertemiz, kalemler hazır ama ödeve tek bir kelime bile yazılmamıştır. Tanıdık geldi mi?
Bu, “erteleme” dediğimiz evrensel, sinir bozucu ve son derece yaratıcı bir insanlık halidir. Ebeveynler olarak bu durumu genellikle “tembellik”, “sorumsuzluk” veya “üşengeçlik” olarak etiketleme eğilimindeyizdir. Ancak modern psikoloji, ertelemenin bundan çok daha derin ve karmaşık bir mekanizma olduğunu söylüyor. Erteleme, bir zaman yönetimi sorunundan çok, bir duygu yönetimi sorunudur. Çocuğunuz ödevden değil, ödevin ona hissettirdiği olumsuz duygulardan (sıkıntı, kaygı, “ya başaramazsam” korkusu, yetersizlik hissi) kaçıyordur. Bu yazıda, bu “kaçınma” davranışının ardındaki bilimi anlayacak ve “sonra yaparım” canavarını evcilleştirmek için etkili stratejiler öğreneceğiz.
Yazının Ana Kavramı: Anlık Rahatlama Tuzağı ve Duygusal Borç
Erteleme uzmanı Dr. Tim Pychyl, ertelemenin tanımı gereği mantıksız bir davranış olduğunu söyler. Rasyonel beynimiz (prefrontal korteks) bilir ki ödevi şimdi yapmak, son gece panikle yapmaktan çok daha iyidir. Ama yine de erteleriz. Neden? Çünkü beynimizin daha ilkel ve güçlü olan duygusal kısmı (limbik sistem), uzun vadeli hedeflerle değil, anlık ruh halini tamir etmekle ilgilenir.
Yapılması gereken görev (örneğin zor bir matematik problemi) beynimizde bir dizi olumsuz duygu alarmı çaldırır: “Bu çok sıkıcı,” “Ya yapamazsam?”, “Nereden başlayacağımı bile bilmiyorum.” Duygusal beynimiz, bu olumsuz hislerden bir an önce kurtulmak için en kolay acil çıkış kapısını seçer: Görevden kaçınmak ve hızlıca keyifli bir şey yapmak (video izlemek, sosyal medyada gezinmek, oyun oynamak gibi). Bu kaçınma, anında bir rahatlama ve bir dopamin salgısı yaratır. İşte buna “Anlık Rahatlama Tuzağı” diyoruz.
Bu tuzağı, duygusal bir kredi kartı harcamasına benzetebiliriz. O anki sıkıntıdan kurtulmak için gelecekteki huzurumuzdan borç alırız. Keyifli aktiviteyle anlık bir rahatlama satın alırız, ancak bu rahatlama geçicidir ve faizi çok yüksektir. Arka planda, ertelenen görevin yarattığı stres, kaygı ve suçluluk duygusu bir çığ gibi büyümeye devam eder. Erteleyerek bugünümüzü kurtarırız ama bunun bedelini yarınımızı ipotek ederek, çok daha büyük bir kaygıyla öderiz.
Erteleme Döngüsünü Kırmak: Ne Yapmalı?
Amacımız, çocuğumuza bu duygusal borç sarmalından çıkmayı öğretmektir. Bu da, görevin yarattığı olumsuz duyguları yönetilebilir kılmak ve başlamayı olabildiğince kolay, acısız ve korkutucu olmaktan uzak hale getirmekle mümkündür.
1. Görevi Küçültün ve Korkutucu Olmaktan Çıkarın (5 Dakika Kuralı)
Ertelemenin en büyük nedeni, görevin gözümüzde Everest Dağı gibi büyük ve aşılmaz görünmesidir. Bu dağı tırmanmanın yolu, zirveye bakıp umutsuzluğa kapılmak değil, sadece önümüzdeki ilk adıma odaklanmaktır.
- 5 Dakika Kuralı: Çocuğunuza şunu söyleyin: “Senden ödevin tamamını yapmanı istemiyorum. Bu adil değil. Sadece 5 dakika boyunca masaya otur ve başla. Kronometreyi kuracağım. 5 dakika sonunda hala yapmak istemiyorsan, yemin ederim bırakabilirsin.” Bu kuralın sihri şudur: En zor kısım, o buz gibi suya ilk adımı atmaktır. Bir işe başladıktan sonra, beynin direnci genellikle kırılır ve momentum kazanır. Genellikle 5 dakika sonunda çalışmaya devam ederler.
- İlk Adımı Absürt Derecede Küçültün: “Proje ödevini yap” çok soyut bir hedeftir. “Bugün sadece proje ödevinin konusunu seçelim” veya “Sadece ödev için kullanacağımız kaynakları listeleyelim” gibi son derece somut ve küçük bir ilk adım belirlemek, başlama eşiğini düşürür. Hatta daha da küçültün: “Sadece ödev dosyasını açıp adını yaz.” “Sadece ilk paragrafın ilk cümlesini yaz.”
2. Çevreyi Değiştirin, Direnci Azaltın
James Clear’ın Atomik Alışkanlıklar kitabında belirttiği gibi, irade gücü sınırlı ve güvenilmez bir kaynaktır. İrade gücüne güvenmek yerine, çevreyi doğru davranışı teşvik edecek ve yanlış davranışı zorlaştıracak şekilde düzenlemek çok daha etkilidir.
- Başlama Sürtünmesini Azaltın: Ertesi günkü ödev için gerekli olan kitapları, defterleri ve malzemeleri bir akşam önceden masanın üzerine hazırlamak, ertesi gün başlamak için gereken zihinsel engelleri ortadan kaldırır. Arabanın kontağını çevirmeye hazır hale getirmek gibidir.
- Kaçış Yollarını Kapatın: Ertelemeye giden en kolay yol, genellikle en büyük dikkat hırsızıdır: Telefon. “Telefonu sessize alayım” demek yetmez. Telefonu fiziksel olarak başka bir odaya bırakmak, o anlık dopamin kaçışını neredeyse imkansız hale getirir. Bilgisayarda çalışıyorsa, dikkat dağıtan siteleri engelleyen uygulamalar kullanmak, irade savaşını sizin yerinize teknolojinin vermesini sağlar.
3. Mükemmeliyetçiliği Kenara Bırakın (“Yeterince İyi” İdealdir)
Bazen ertelemenin ardında tembellik değil, tam tersine aşırı bir mükemmeliyetçilik yatar. Bu, “Ya hep ya hiç” düşüncesidir. “Ya yazdığım kompozisyon Edebiyat öğretmenimin beklediği kadar iyi olmazsa?” veya “Ya bu projeden 100 alamazsam?” korkusu, kişiyi tamamen felç edebilir. Beyin, “Mükemmel olamayacaksa, hiç olmasın daha iyi” diyerek görevi sabote eder.
- “Kötü Bir İlk Taslak” Hedefi Koyun: Çocuğunuza, ilk denemenin amacının bir şaheser yaratmak değil, sadece boş sayfayı doldurmak olduğunu anlatın. Ona yazar Anne Lamott’un şu harika sözünü hatırlatın: “Her iyi metnin arkasında berbat bir ilk taslak yatar.” Ona hedefinin “berbat bir ilk taslak yazmak” olduğunu söyleyin. Bu, üzerindeki baskıyı alır ve yaratıcılığının akmasına izin verir. Unutmayın, boş bir sayfayı doldurmak, dolu bir sayfayı düzeltmekten her zaman çok daha zordur.
4. Kendine Şefkat Göstermeyi Öğretin
Ertelediğimizde içimizdeki eleştirmen hemen devreye girer: “Tembelim,” “İradesizim,” “Asla başaramayacağım.” Bu suçluluk ve utanç duyguları, bir sonraki sefere daha motive olmamızı sağlamaz; tam tersine, bu kötü hislerden kaçmak için daha fazla ertelememize neden olur ve zehirli bir döngü yaratır.
- Affet ve Devam Et: Araştırmalar, bir erteleme anından sonra kendilerine karşı daha şefkatli ve anlayışlı davranan kişilerin, bir sonraki görevde erteleme olasılıklarının daha düşük olduğunu gösteriyor. Çocuğunuza, “Evet, bugün erteledin. Bu çok insani bir durum. Bazen ben de erteliyorum. Önemli olan bunu fark edip, yarın yeniden denemek için bir plan yapmak” demeyi öğretin. Bu, “Ben kötü biriyim” demek yerine, “Kötü bir gün geçirdim” diyebilme becerisidir ve bu, o zehirli suçluluk döngüsünü kırar.
Örnek Senaryo: Tarih Projesi Kabusu
11. sınıf öğrencisi Elif’in bir ay sonra teslim etmesi gereken bir tarih projesi var.
- Erteleme Yaklaşımı: Elif, “Daha çok var” diyerek ilk üç hafta projeye hiç dokunmaz. Aklına geldikçe kalbi sıkışır ama bu hissi bastırmak için kendini dizilere veya arkadaşlarıyla sohbet etmeye verir. Son hafta panik başlar. Projenin büyüklüğü karşısında ezilir ve ne yapacağını bilemez. Son gece sabaha kadar uykusuz kalarak, aceleyle ve yüzeysel bir ödev hazırlar. Düşük bir not alır ve kendine kızar: “Ben tembelin tekiyim.” Bu, bir sonraki projede erteleme olasılığını daha da artırır.
- Stratejik Yaklaşım: Babası, Elif’in kaygısını fark eder ve onunla oturur. Onu suçlamak yerine, “Bu proje gözünü korkutuyor gibi görünüyor, değil mi?” diye sorar. Projeyi birlikte haftalara bölerler. 1. Hafta: Sadece konu seçimi ve kütüphaneden 3 kitap bulma. 2. Hafta: Projenin ana hatlarını (içindekiler) çıkarma. 3. Hafta: Her gün sadece bir başlığı yazma (5 Dakika Kuralı ile başlayarak). 4. Hafta: Düzenleme ve son haline getirme. Bir akşam Elif başlamakta zorlandığında, babası “Hadi gel, sadece 10 dakika birlikte ilk paragrafın nasıl olabileceği hakkında sohbet edelim” der. Babası, Elif’in çabasını (“Bugün sadece konuyu seçmen bile harika bir başlangıç, en zor adımı attın”) överek süreci destekler. Elif, projeyi strese girmeden, zamanında ve çok daha kaliteli bir şekilde bitirir. Başarı hissi, bir sonraki görev için en iyi motivasyon olur.
Özet ve Cesaretlendirme
Erteleme, çocuğunuzun size karşı bir isyanı veya bir karakter kusuru değildir; bu, onun zorlayıcı duygularla başa çıkmak için kullandığı, çoğu zaman işe yaramayan bir stratejidir. Bir ebeveyn olarak rolümüz, onu suçlamak veya “ödev polisi” gibi sürekli başında beklemek değil, ona bu duyguları anlama ve yönetme konusunda koçluk yapmaktır. Başlamanın önündeki psikolojik engelleri birlikte kaldırdığınızda, ona sadece bir ödevi bitirmeyi değil, hayat boyu kullanacağı değerli bir öz-yönetim ve kendine şefkat becerisi öğretmiş olursunuz. Unutmayın, en uzun yolculuklar bile tek bir adımla başlar. Bizim görevimiz, o ilk adımı atmasını olabildiğince kolay ve güvenli hale getirmektir.
Bu Yazının Pratik Adımı: Bu hafta, çocuğunuzun ertelediği bir görev için birlikte 5 Dakika Kuralı‘nı deneyin. Kronometreyi kurun ve sadece 5 dakika boyunca o işi yapmasını isteyin. Süre dolduğunda ne hissettiğini ve devam etmek isteyip istemediğini sorun. Bu deneyi yargılamadan, bir bilim insanı merakıyla gözlemleyin.
Gelecek Yazı
Yazı 12/48: Sınav Kaygısı: Bildiklerimizi Unutturan Stresle Nasıl Başa Çıkarız?
Kaynakça ve İleri Okumalar
- Pychyl, T. (2013). Solving the Procrastination Puzzle: A Concise Guide to Strategies for Change. TarcherPerigee. (Konunun önde gelen uzmanından pratik ve bilimsel bir rehber.)
- Clear, J. (2018). Atomic Habits: An Easy & Proven Way to Build Good Habits & Break Bad Ones. Avery. (Erteleme alışkanlığını kırmak ve iyi alışkanlıklar edinmek için harika stratejiler sunar.)
- Web Sitesi: Procrastination.ca – Dr. Tim Pychyl’in blogu ve kaynakları (İngilizce).